Tarih boyunca, narsisizm kavramı, mitolojiden psikolojiye kadar birçok alanda karşımıza çıkmıştır. Yunan mitolojisinde, Narkissos adlı genç bir adamın kendi yansımasına o kadar âşık olması ve bu aşk yüzünden hayatını kaybetmesiyle bu terimin kökeni başlar. Bu kelime hikâyeyle kalmayarak, zaman içinde modern psikolojiye de derinlemesine incelenen bir kavram haline gelmiştir.

Narsisizmin esrarengiz yüzü, insanın gözlerinden kaçırabileceği kadar sinsi. Kimi zaman çevremizdeki bir kişiyle, kimi zaman ise aynada karşımızda duran yüzle bağlantılı olabilir. Narsisizm denilince, kimse kendini muaf tutamaz. İçimizde belki de sakladığımız veya farkında olmadan taşıdığımız bir özellik. Yöneticilik ise narsisizmin kendini en yoğun gösterdiği alanlardan biri olduğuna inanıyorum. Peki, sizde narsisizmin belirtileri var mı? Ya da bu belirtileri sadece sağlıklı bir özgüven olarak mı yorumluyorsunuz? 

Özgüven, narsisizmin zararsız kuzeni olarak bilinir, ancak aralarındaki ince çizgiyi tanımak her zaman kolay olmayabilir. Bu yazımda, yöneticilikte narsisizmin etkilerini ve özgüvenle olan ilişkisini derinlemesine ele alacağım.

Kavramları tanıyalım

Narsisizm nedir?

Narsisizm, bir insanın aşırı bir şekilde kendiyle ilgilenmesi ve başkalarının duygu ve ihtiyaçlarını göz ardı etmesi olarak tanımlanabilir. Modern psikolojide ‘narsistik kişilik bozukluğu’ (NKB) olarak adlandırılan bu durumun aşağıdaki gözlemlenen davranış ve tutumlara sahiptirler:

  • Büyüklenme ve Aşırı Özsaygı: Genellikle yeteneklerini ve önemlerini abartma eğilimindedirler.
  • Başkalarından Övgü ve Takdir Beklemek: Sürekli başkaları tarafından kendilerinin övmesi ve takdir etmesini beklerler.
  • Özel Haklara Sahip Olduğunu Düşünme: Kendilerini ‘özel’ veya ‘eşsiz’ olarak görme eğiliminde görürler. Kendilerini anlayabileceği kişiler özel ya da yüksek statülü inanlar olduğunu düşünürler.
  • Empati Eksikliği: Başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını anlama veya bunlara değer verme konusunda zorluk yaşarlar.
  • Kıskançlık: Diğerlerinin başarısını ya da ayrıcalıklarını kıskanabilirler ve diğerlerinin de kendilerini kıskandığına inanırlar.
  • Talepkâr Tutum: Sıklıkla diğerlerinden özel muamele görmeyi beklerler.
  • Başkalarını Kullanma: Kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarını kullanma eğilimindedirler.
  • Duyarlılık: Eleştiriye veya yenilgiye karşı aşırı hassastırlar. Bu durumlarda aşırı öfke veya utanç hissedebilirler.
  • Yüzeydeki İlişkiler: İlişkilerini derinlemesine değil, yüzeyde ve genellikle kendi çıkarlarına hizmet etmek amacıyla kurarlar.
  • Fantezi Dünyası: Narsist bireyler sık sık, sınırsız başarı, güç, parlaklık, güzellik veya ideal aşk hakkında fantezilere dalabilirler.

Yukarıda sıralanan özelliklerden bir veya birkaç tanesini kendinizde tespit ettiniz mi? Cevap ‘Evet’ ise, sizin narsist olduğunuz anlamına mı geliyor? Korkmayın bu kadar kolay değil! Bir insana narsist diyebilmek için aşağıdaki kriterler vuku bulması gerekiyor:

  • Süreklilik: Bu belirtiler uzun süredir var olmalı ve geçici bir dönem veya durumla ilgili olmamalıdır.
  • Yoğunluk: Belirtiler ciddi bir yoğunlukta ve sıklıkta olmalıdır, hafif derecede veya nadiren gözlemlenen özellikler genellikle klinik bir tanı için yeterli değildir.
  • Fonksiyonel Bozukluk: Bu belirtiler, kişinin sosyal, mesleki veya diğer önemli işlevsel alanlarda ciddi sorunlara neden olmalıdır.

Birçok insan zaman zaman narsistik özellikler gösterebilir. Örneğin, bir başarıdan sonra kendini özel hissetmek veya bir eleştiriyi kişisel olarak almak gibi. Ancak, bu tür izole olaylar, bireyin narsist olduğunu göstermez. Ama yukarıdaki üç kriterden bir tanesi sıralanan belirtiler ile birlikte sizde mevcut ise lütfen uzman bir psikolog veya psikiyatriste gitmeyi ihmal etmeyin!

Narsisizm ile ilgili daha derin bilgi istiyorsanız aşağı kitapları tavsiye edebilirim. 

  • Amerikan Psikiyatri Birliği’nin “Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders” (DSM)
  • Dr. Craig Malkin’ın “Rethinking Narcissism”

Özgüven nedir?

Özgüven bir bireyin kendi yeteneklerine ve değerlerine güven duyarak hareket etmesidir. Özgüvenli bireyler, kendi değerlerini ve yeteneklerini gerçekçi bir şekilde değerlendirirler ve başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurma eğilimindedirler. Özgüven, bireyin kendi içsel değerini kabul etmesi ve kendi yeteneklerine inanması ile ilgilidir. Evet, bu bölüm kısa oldu ama işin özü bu! Gelelim ana konumuza…

Narsizm ve özgüven arasındaki ilişki

Bu iki kavram sıklıkla birbirine karıştırılır, hatta zaman zaman iç içe geçmektedir. Ancak yöneticilik gibi kritik bir rolde, bu iki kavramın nasıl tezahür ettiğini ve birbirinden nasıl ayrıldığını anlamak esastır. Peki, bir yöneticide narsisizm belirtileri var mıdır? Ya da bu belirtiler sadece sağlıklı bir özgüvenin tezahürü müdür? Yöneticilikte, özgüven bir liderin takımına yol göstermesi, zor kararlar alabilmesi ve kriz anlarında soğukkanlılığını koruyabilmesi için elzemdir. Özgüvenli bir yönetici, takımının gücüne inanır, hatalardan ders alır ve sürekli gelişim için fırsatlar arar.

Narsisizmle özgüvenin sınırı ince bir çizgiyle belirlenir. Narsist bir yönetici, kendi başarısını abartabilir, takımının başarısını gölgeleyebilir ve eleştirilere kapalı olabilir. Bu, uzun vadede hem bireysel hem de kurumsal başarıyı tehdit eder.

“Gerçek liderlik, özgüvenle hareket ederken narsisizmin gölgesine düşmemektir.”

Bu iki kavramı nasıl ayırt edebiliriz?

Yöneticilik, liderlik becerilerinin öne çıktığı bir pozisyondur. Bu nedenle, bir yöneticinin özgüveni olması elzemdir. Ancak, aşırı özgüven narsisizme dönüşebilir. Bir yöneticinin narsisizm belirtileri gösterip göstermediğini ya da sadece sağlıklı bir özgüvene sahip olduğunu anlamak için şu soruları kendinize ya da güvendiğiniz birisi üzerinden yanıtlamanmasını tavsiye ediyorum:

  • Yönetici, takımının başarısını kendi başarısı olarak mı görüyor, yoksa takımının başarısını takıma mı atfediyor?
  • Yönetici eleştirilere açık mı? Hatalarından ders alıyor mu?
  • Yönetici, takımını motive ediyor mu yoksa sadece kendi çıkarları için mi çalışıyor?

Yönetici olarak, özgüven ve narsisizm arasındaki dengeyi korumak esastır. Sağlıklı bir özgüven, takımın başarısına katkıda bulunurken, narsisizm hem bireyin hem de takımın potansiyelini sınırlar. Bu dengeyi korumak, etkili bir yönetici için elzemdir!

Sonuç ve Kişisel görüşüm

Yöneticilikte, bu iki kavram arasındaki dengeyi bulmak çok zordur. Yöneticinin kendi yeteneklerine olan inancı, çalışanlarını motive ederken, narsisizm, çalışanlar arasında güvensizlik ve ayrımcılığa yol açabilir.

Son olarak, yöneticilik, sürekli öğrenme ve gelişim gerektiren bir roldür. Narsisizm ve özgüven arasındaki dengeyi bulmak, bir yöneticinin başarılı bir kariyeri için elzemdir! Yöneticilerin, kendi özelliklerini ve eylemlerini sürekli olarak değerlendirmeleri ve geribildirim almak için açık olmaları gerekir. Bu yaklaşım hem bireysel hem de kurumsal başarının anahtarıdır. Sadece kendi yeteneklerimize değil, aynı zamanda çalışanların yeteneklerine ve katkılarına da inanarak, narsisizmi özgüvenin sağlıklı sınırları içinde tutabiliriz. Yöneticilik, sadece bireysel başarı değil, aynı zamanda çalışanların ve kuruluşun başarısı için de sorumluluk taşır. Bu nedenle, özgüven ve narsisizm arasındaki dengeyi korumak, sadece birey için değil, tüm kuruluş için de hayati önem taşır.

Narsisizm
Michelangelo Caravaggio