Günümüzün liderlik anlayışları çoğu zaman teknik beceriler, stratejik planlama ve etkili yönetim kavramları üzerine yoğunlaşır. Ancak, bu yaklaşımın ötesinde bireylerin ahlaki duruşu, fikirsel derinliği ve toplumsal sorumlulukları ön plana çıkardığı bir liderlik modeli ihtiyacı giderek daha çok hissediliyor. Liderlik, günümüzde teknik bilgi, strateji geliştirme ve etkili yönetim becerileri ile tanımlansa da başarılı bir liderin bu unsurların ötesine geçmesi gerekir. Liderlik; ahlaki değerleri benimseyen, toplumsal sorumluluk bilinci taşıyan ve kültürel birikimini liderlik vizyonuna yansıtan bir duruş gerektirir. 

Yaptığım araştırmalarda, 20. yüzyılın önde gelen düşünürlerinden biri olan Malik bin Nebi ile karşılaştım. Malik bin Nebi’nin liderlikle doğrudan ilgili bir eser kaleme almamış olsa da toplumsal gelişim, fikir önderliği ve medeniyet inşasına dair görüşleriyle beni etkildi. Bu doğrultuda, Malik bin Nebi’nin temel ilkelerini esas alarak liderlik kavramına dair önemli çıkarımlarda bulunmaya çalıştım. Bu ilkeler, “Şurût en-Nahda” (Dirilişin Şartları) ve “Müşkilatü’s-Sekafe” (Kültürün Problemleri) eserlerinde  toplumların kalkınması için fikirlerin gücü, kültürel bilinç ve eğitim gibi unsurların önemine dikkat çeker.

Bu yazıda, Malik bin Nebi’nin fikirlerinden yola çıkarak liderlik anlayışını şekillendiren temel unsurlar ve bu unsurların modern liderlik uygulamalarına etkileri ele alınacaktır.

Malik bin Nebi kimdir?

Malik bin Nebi (1905-1973), 20. yüzyılın önde gelen İslam düşünürlerinden biridir. Cezayir asıllı bir mühendis, yazar ve sosyolog olan bin Nebi, özellikle İslam dünyasının geri kalmışlık nedenleri üzerine yaptığı derin analizlerle tanınır. Çalışmalarında, medeniyetlerin yükseliş ve düşüş dinamiklerini ele alarak İslam toplumlarının yeniden dirilişi için çözüm önerileri sunmuştur.

Bin Nebi’nin fikirleri, “medeniyet inşası” kavramı etrafında şekillenmiştir. Ona göre, bir toplumun medeniyet seviyesini belirleyen unsurlar, fikirlerin gücü, kültürel bilinç ve ahlaki değerlerdir. Özellikle “Şurût en-Nahda” (Dirilişin Şartları) ve “Müşkilatü’s-Sekafe” (Kültürün Problemleri) adlı eserleri, İslam toplumlarının kalkınma yolundaki engellerini ve bu engellerin nasıl aşılabileceğini ele alan önemli kaynaklardır.

Malik bin Nebi, sadece teorik bir düşünür değil, aynı zamanda pratik çözümler sunan bir stratejist olarak da öne çıkar. Hayatı boyunca, toplumların iç dinamiklerini geliştirmeye, bireyleri ahlaki ve entelektüel olarak güçlendirmeye odaklanmıştır. Onun bu çalışmaları, liderlik ve toplum yönetimi konularında derinlemesine bir anlayış sunar.

Fikirlerin Gücü ve Fikir Önderliği

Malik bin Nebi, toplumların kaderini belirlemede fikirlerin merkezi bir rol oynadığını savunur. Ona göre, bir milletin yükselişi veya düşüşü, sahip olduğu fikirlere bağlıdır. Bu nedenle, toplumların dirilişi için yenilikçi ve diriltici fikirler üretmek esastır. “Ruhunu değiştir ki, tarih değişsin!” sözü, bireylerin ve dolayısıyla toplumların dönüşümünde fikirlerin önemini vurgular. Bu ifade, içsel bir değişimin toplumsal ve tarihsel dönüşümleri tetikleyebileceğini ima eder. Liderlerin, toplumun ruhunu ve düşünce yapısını olumlu yönde değiştirecek fikirler geliştirmesi, toplumsal ilerlemenin anahtarıdır.

Örneğin, bir liderin eğitim sisteminde reform yaparak eleştirel düşünmeyi teşvik etmesi, toplumun genel düşünce yapısını dönüştürebilir. Bu tür yenilikçi yaklaşımlar, toplumun dinamiklerini değiştirerek daha üretken ve bilinçli bireyler yetişmesine olanak tanır. 

Liderler, toplumun mevcut düşünce kalıplarını sorgulamalı, yenilikçi ve diriltici fikirler geliştirerek toplumu daha ileri bir medeniyet seviyesine taşımada öncü rol oynamalıdır.

Kültürel ve Tarihsel Bilinç

Toplumların kendi tarihlerini ve kültürel değerlerini derinlemesine anlamalarının önemi sıkça vurgulanmıştır. Bu bilinç, toplumların ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştirmelerine olanak tanır. Bin Nebi’ye göre, medeniyetin özü inanç esaslarına dayanır; bu da kültürel ve tarihsel bilincin önemini ortaya koyar. Toplumların kendi tarih ve kültürlerini anlamaları, onların medeniyet inşasında ve gelişiminde kritik bir rol oynar.

Bu liderler için de bu geçerlidir. Liderlerin, bulunduğu toplumun tarihini ve kültürel değerlerini derinlemesine anlamaları gerekir. Bu bilinç, liderlerin bulunduğu toplumda ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştirmelerine olanak tanır. 

Örnek: Bir belediye başkanı, şehrin tarihi dokusunu koruyarak turizmi canlandırmak için projeler geliştirir. Bu sayede hem kültürel miras korunur hem de ekonomik kalkınma desteklenir.

Sömürülebilirlik Kavramı ve Bağımsızlık

Sömürülebilirlik” kavramı, bir toplumun dış güçler tarafından sömürgeleştirilmesinin, o toplumun içsel zaaflarından kaynaklandığını ifade eder. Ona göre, sömürgeleşme probleminin temel sebebi, toplumların iç dinamiklerindeki zayıflıklardır. Bu bağlamda, toplumların bağımsız düşünmeye teşvik edilmesi ve kendi ayakları üzerinde durabilecek bir yapı inşa edilmesi gerekmektedir. Bu anlayış, liderlerin toplumu bağımsız düşünmeye teşvik etme ve kendi ayakları üzerinde durabilecek bir yapı inşa etme sorumluluğunu vurgular. 

Örneğin, bir eğitim bakanı, ülkesinin eğitim sistemini yabancı modellere bağımlı olmaktan çıkararak, kendi kültürel değerlerine ve ihtiyaçlarına uygun bir müfredat geliştirebilir. Bu şekilde, toplumun kendi ayakları üzerinde durabilen, bağımsız düşünen bireyler yetiştirmesi sağlanır.

Ahlaki Liderlik

Malik bin Nebi, liderliğin yalnızca teknik bilgi ve yönetim becerileriyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda ahlaki değerlerle şekillenmesi gerektiğini vurgular. Liderlerin adaletli, dürüst ve topluma hizmet bilinciyle hareket etmeleri gerektiğini savunur. Bu yaklaşım, liderin hem bireyler hem de toplum nezdinde güvenilirliğini artırır.

Örneğin, bir belediye başkanının şeffaf bir yönetim anlayışı benimseyerek kaynakları halk yararına kullanması, toplumda büyük bir güven ortamı oluşturabilir. Bu tür bir ahlaki liderlik, sadece yerel düzeyde değil, ulusal ve uluslararası platformlarda da örnek teşkil edebilir.

Değişim Odaklılık

Malik bin Nebi, ‘Allah bir kavme verdiğini, o kavim kendisini bozup değiştirmedikçe değiştirmez.’Ra’d Suresi’nin 11. ayetine atıf yaparak, değişimin bireyden başlayarak topluma yayılacağını savunur. Bu anlayışa göre, bireylerin zihniyetlerini ve davranışlarını değiştirmesi, toplumsal dönüşümün temelini oluşturur. Toplumdaki her bireyin kendi içsel dönüşümünü gerçekleştirmesi, genel bir toplumsal değişimi beraberinde getirir.

Bu perspektiften bakıldığında, liderlerin rolü, bireylerin bu içsel dönüşüm süreçlerini desteklemek ve teşvik etmektir. Liderler, toplumu ileriye taşıyacak yenilikçi ve diriltici fikirler üreterek, bireylerin zihniyetlerini değiştirmelerine yardımcı olabilirler. Ayrıca, eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleriyle bireylerin farkındalığını artırarak, toplumsal dönüşümün hızlanmasına katkı sağlayabilirler.

Örneğin, bir eğitim kurumunun yöneticisi, öğrencilerin eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerini geliştiren programlar uygulayarak, onların daha yenilikçi ve üretken bireyler olmalarını sağlayabilir. Bu tür bir liderlik yaklaşımı, bireylerin potansiyellerini ortaya çıkarmalarına yardımcı olur ve toplumsal dönüşümü hızlandırır.

Eğitim ve Bilgiye Verilen Önem

Malik bin Nebi, eğitim ve bilginin medeniyet inşasında temel taşlar olduğunu savunur. Ona göre, toplumların kalkınması ve gelişmesi, bireylerin entelektüel birikimi ve eğitim düzeyiyle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, toplumların kendi tarihlerini ve kültürel değerlerini derinlemesine anlamaları gerektiğini belirtir. Bu bilinç, toplumların ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştirmelerine olanak tanır. 

Medeniyetin özü inanç esaslarına dayanır; bu durum kültürel ve tarihsel bilincin önemini vurgular. Toplumların kendi tarih ve kültürlerini anlaması, medeniyet inşası ve gelişiminde hayati bir rol oynar.

Bu bağlamda, liderlerin eğitim ve bilgiye verdikleri önem, toplumların entelektüel ve kültürel gelişiminde belirleyici bir rol oynar. Liderler, toplumun eğitim seviyesini yükselterek ve bilgiye erişimi artırarak, bireylerin potansiyellerini gerçekleştirmelerine olanak tanır. Bu da, toplumun genel refahını ve medeniyet seviyesini yükseltir.

Örneğin, bir liderin eğitim reformları yaparak, okullaşma oranını artırması ve kaliteli eğitim imkanları sunması, toplumun uzun vadede bilimsel ve kültürel alanda ilerlemesini sağlar. Ayrıca, bilgiye erişimi kolaylaştıracak kütüphane, araştırma merkezi gibi kurumların desteklenmesi, bireylerin sürekli öğrenme süreçlerine katılımını teşvik eder.

Bu şekilde, liderlerin eğitim ve bilgiye verdikleri önem, toplumların kendi tarihlerini ve kültürel değerlerini anlamalarına, bağımsız ve güçlü bir yapı oluşturmalarına katkı sağlar. Bu yaklaşım, medeniyetin inşasında eğitim ve bilgi temel taşlardır ve liderlerin bu alanlara yapacakları yatırımlar, toplumların geleceğini şekillendirir.

Diriltici Söylem

Malik bin Nebi, İslam toplumlarının geri kalmışlığını analiz ederken, “ölü fikirler” ve “öldürücü fikirler” kavramlarını ortaya atmıştır. “Ölü fikirler“, geçmişte etkili olmuş ancak günümüzde işlevselliğini yitirmiş, toplumun geleneksel ve etkisiz düşünceleridir. Bu tür fikirler, toplumun dinamizmini engelleyerek yenilikçi düşüncelerin gelişmesini zorlaştırır. Öte yandan, “öldürücü fikirler” ise, Batı’dan ödünç alınan ve İslam toplumlarının kendi kültürel ve tarihsel bağlamına uymayan düşüncelerdir. Bu fikirler, toplumun öz değerlerinden uzaklaşmasına ve kimlik bunalımına yol açar.

Bin Nebi’ye göre, İslam toplumlarının yeniden dirilişi için bu “ölü” ve “öldürücü” fikirlerden arınması ve yerine “diriltici” bir söylem benimsemesi gerekmektedir. “Diriltici söylem“, toplumun kendi dinamiklerini harekete geçiren, özgün ve yenilikçi fikirleri teşvik eden bir yaklaşımı ifade eder. Bu söylem, toplumun kendi kültürel ve tarihsel mirasını temel alarak, çağın gereklerine uygun çözümler üretmeyi amaçlar.

Liderlik bağlamında, “diriltici söylem” benimseyen liderler, toplumlarının öz değerlerine dayanarak yenilikçi ve motive edici fikirler üretirler. Bu liderler, geçmişin etkisiz veya uyumsuz düşüncelerinden uzak durarak, toplumun kendi potansiyelini ortaya çıkarmasına yardımcı olurlar. Böylece, toplumun dinamizmini artırarak, medeniyetin yeniden inşasına katkı sağlarlar.

diriltici söylem” anlayışı, liderlerin toplumlarının öz değerlerine dayanarak yenilikçi ve motive edici fikirler üretmelerini teşvik eder. Bu yaklaşım, toplumun kendi potansiyelini ortaya çıkarmasına ve medeniyetin yeniden inşasına katkı sağlar.

Toparlayacak olursak…

Malik bin Nebi’nin liderlik anlayışı, bana göre medeniyetin inşasında ve toplumların gelişiminde derin bir perspektif sunar. Ona göre, “Bir milletin yükselişi veya düşüşü, o milletin sahip olduğu fikirlere bağlıdır.” Bu anlayış, liderlerin yenilikçi ve diriltici fikirlerle toplumu ileriye taşıması gerektiğini vurgular. Ayrıca, toplumların kendi tarihlerini ve kültürel değerlerini derinlemesine anlamaları, onların ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştirmelerine olanak tanır.

Bin Nebi, medeniyetin özünü inanç esaslarına dayandırarak, kültürel ve tarihsel bilincin önemini ortaya koyar. Bu ilkeler, liderlerin ahlaki değerler, kültürel bilinç ve yenilikçi düşüncelerle donatılması gerektiğini göstermektedir.

Malik bin Nebi, “Namaz kılmak için üniversitede elde edilen bir metrekare, üniversite dışında elde edilen çok geniş mekândan daha hayırlıdır.” Bu sözüyle, bilginin ve eğitimin önemini vurgulayarak, liderlerin ve toplumların entelektüel gelişiminin gerekliliğine dikkat çekerek bu yazıyı tamalıyorum inşallah.

Kalın sağlıcakla…

Kaynaklar:

  • Malik bin Nebi, Şurût en-Nahda (Dirilişin Şartları).
  • Malik bin Nebi, Müşkilatü’s-Sekafe (Kültürün Problemleri).
  • Vatin, A. (1997). Malik Bennabi et la Question de la Renaissance (Malik bin Nebi ve Diriliş Sorunu).
  • Esposito, J. L. (1999). The Oxford History of Islam (Oxford İslam Tarihi).

Arkoun, M. (2001). The Unthought in Contemporary Islamic Thought (Çağdaş İslam Düşüncesinde Düşünülmeyenler).